Ev inzivası, diğer adıyla sosyal izolasyonda 37.gün
Önce sabaha karşı 04:44’te uyandım, saat 06:10 olduğunda ise artık ayaktaydım. Son iki gündür içimde bir sıkıntıyla, uykum kaçıyor geceleri, buzdolabını açıp ne yesem diye düşünürken buluyorum kendimi. Oysa hiç böyle huylarım olmamıştır. Şaşırıyorum kendime.
Sonra da diyorum ki, canım Nilly’m, alışılmadık bir dönemden geçmiyor muyuz zaten, neden bu kadar şaşıyorsun, o kadar da yüklenme bence kendine.
Her günün aynı şekilde geçmesine hiçbir zaman tahammülüm olmadığı için bu evde geçen günlerin de birbirine benzemesinden sıkıldım galiba. Her sabah, otomatik pilota bağlanmış gibi dolaptan aynı şeyleri çıkarıp aynı şekilde kahvaltı etmekten mesela. Bunu fark ederek mi ya da tarihi dolan yumurtaları kullanmak için mi bilmiyorum ama bir anda krep yapmak geldi içimden. Haftalardır yaptığım en keyifli kahvaltı oldu.
“Kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı” diyen Cemal Süreya’ya katılmamak mümkün mü… Elbette, kendine sıcacık tazecik birşeyler hazırlamanın, yani özenmenin payı var bunda. Lezzetli olmasının da.
Canım kahvaltım, çok mutlu ettin beni bu sabah.
Günüm sayende çok daha güzel geçecek, eminim, seviyorum seni.