Month: October 2017
Güneş olsun da…
Güneş olsun da, gerisi mühim değil. Varsın ısıtmasın, ışığı sızsın camdan, masaya ve duvarlara yansısın, hafiften gölgelensin mobilyalar, dalga dalga resmi düşsün eşyaların… Güneş olsun da, gerisi mühim değil. Gün ışığı, nefesim, canparçam. Çocukken hayalini kurduğum evde bile onun resmi vardı. Posta kutusunda yazacaktı, Güneşin […]
ne oldu?
Bir an duraksadı. Söyleyebileceği ne vardı? Söylese de değişmeyecek bir geçmişin üzerine daha keç defa yeni bir gelecek inşa etmeyi deneyebilirdi? İlk tanıştıklarında böyle miydi oysa… Birlikte zaman geçirmek, koşulsuz, hesapsız, dur durak bilmeyen bir tren yolculuğu gibiydi. Sohbetleri uzun ve karmaşık, izledikleri ve dinledikleri […]
Bu insanların hırsları hiç bitmeyecek mi can?
Bazı adamlardan korkacaksın can. Yüzüne demez ne düşündüğünü, belki gülümser, hoş da davranır herkesin içinde; ama sen başını çevirir çevirmez bir çıkarır ki çıngıraklı yılan dilini, neye uğradığını şaşırırsın, benden söylemesi. Bazı kadınlardan korkacaksın can. Hahhahhah kihkihkih biraz hopla biraz savur derken allem eder kallem […]
Vapurda düşündüklerim
İnsan görmeyi ama gerçekten öylece oturup insanları izlemeyi; yüzlerinden, duruşlarından anlamlar çıkarmayı özlemişim. Bir kutudan çıkıp başka bir kutuya girdiğim bu döngüde, işten izin aldığım bu çok özel günde, arabamı bırakıp iskeleden vapura atlayarak kaçıyorum… Neden mi? Trafikten, saygısız şoförlerden, kornalardan, egzozdan, aceleden, frenden, gerginlikten… […]