Cosmoturk'ten, Seyahat

Lycabethus Tepesi

Atina’da yine fazlasıyla sıcak, bunaltıcı bir hava var. Güneşin batımına bir iki saat kalmasına rağmen öğle sıcağından hiçbir şey kaybetmemiş gibi, buram buram sıcak üflüyor yer gök. Bu Perşembe akşamı, kaç gündür aklımda olduğu gibi, işten döndükten sonra hızla üstümü değiştirip fotoğraf makinemi kaptığım gibi dışarı atıyorum kendimi. Hafta sonuna da az kalmış olmasına güvenerek… Read More Lycabethus Tepesi

Share
Cosmoturk'ten, Seyahat

Yabancı Bir Şehirde Olmak

Günler geçtikçe, yabancı bir şehirde yaşamanın nasıl bir şey olduğunu anlamaya başlıyorum. Turistik sebeplerle gittiğinizde birkaç gün müze gezip tarihi ve güzel yerleri görüyor, güle oynaya yiyip içiyor, sonra da tatil anıları ve bir sürü fotoğraf karesi ile geri dönüyorsunuz. Oysa orda birkaç haftadan uzun süre kalmaya başladığınızda bu tatlı hayalin yerini garip bir his… Read More Yabancı Bir Şehirde Olmak

Share
Cosmoturk'ten, Seyahat

Metroda Bile Güneş Gözlüğü Takan Şehir

Atina’ya yaz erken geliyor ve sıcaklıklar da nem de tahammül edilir düzeyin çok üstünde. İstanbul’da daha bahar yeni gelmişken, Yunanistan’a yaz çoktan gelmiş, deniz mevsimi açılmıştı. Şimdi de aynı bıktıran sıcaklık devam ediyor. Öyle bir güneş düşünün ki sabah işe gitmek için dışarı çıktığınızda çoktan her yere uzanmış, herkesi esir almış ve daha o saatte… Read More Metroda Bile Güneş Gözlüğü Takan Şehir

Share
Cosmoturk'ten, Seyahat

Gurbetle özgürlük arası bir yerde

Hafta içi iş çıkışı, beni Kolonaki’den Monastiraki’ye kadar sırf bademli dondurma yemek için yürürken bulabilirsiniz. Ya da elimde dondurma külahı, minik göbeğim dar pantolondan fırlamış, İstanbul sokaklarından sakındığım dekoltem uluorta, salına salına geri yürürken otele. Kazara verdiğim tüm frikikleri umursamamayı öğrendim bu şehirde. Tüm yasaklı yiyecek ve içeceklerin müptelası oldum. Bakışlarıyla yiyen, eleştiren, azarlayan gözler… Read More Gurbetle özgürlük arası bir yerde

Share
Cosmoturk'ten, Seyahat

Atina’yı Yâd Ederken

Şimdi düşününce, sanırım sever oldu bir yanım buraları. Sokak aralarında rastlayıverdiğim portakal ağaçları ve pembe zakkumlar gibi beni gülümseten anlarım var. İspanyol, Portekizli, Yunan, Fransız, Tunuslu, Cezayirli, Türk, koca bir ekip birlikte çalıştık, yedik, içtik, eğlendik ve tek ortak dil İngilizce’de anlaşmayı öğrendik. Bu da konuştuğumuz kişinin uyruğuna göre dinlemek demekti aslında. Aksi takdirde kimsenin… Read More Atina’yı Yâd Ederken

Share