Okuduğum, dinlediğim onca kötü haber arasında beni biraz olsun gülümseten, daha önemlisi tekrar hayal kurduran fotoğraflar…
Bir fotoğrafa bakınca sevinç duymak, orada olmayı hayal etmek ve içinde birkaç kanat çırpışı hissetmek… Daha ötesi var mı…
Beni alıp götüren manzaralar var, daha önce gittiğim yerleri özleten kareler ya da hiç görmediğim rüya ülkelere dair ipuçları var hepsinde.
Bir veranda, huzurlu bir ağaç altı, dalgalı bir denize bakan yamaçtaki küçük ev, iskelede iki şezlong, dağ manzarasına karşı açılan bir pencere, iki fincan mutluluk, sonbaharın kırmızı yaprakları, karşıda gözüken bir göl evi, İtalya’da sokak arasında bir trattoria, Fransa’nın bir köyünde lavantalar içinde bir taş ev…
-Şimdi orda olsak dedirtmiyor mu?
-Hem de nasıl!
-Yaşar mısın burada?
-Hem de deli gibi!
Hayalimde gerçekten ordayız, pırıl pırıl bir hava, içimize çektiğimiz o temiz kır havası, suyun şırıltısı ve mutfaktan gelen elmalı tarçınlı kokular…
Hem de nasıl!,