*
Şehir o kadar boşalmış ki, bugün yürüyerek karşıdan karşıya geçen bir güvercin gördüm.
*
Sonbaharın geldiğini nasıl anlarsın…
Kuruyan yapraklar, yerlerde kuru dallar, her zamankinden daha çok esmeye başlayan rüzgar ve durup dururken bulutlanan bir hava. Okulların açılacak olması, Ağustos’un kısalan günleri, erken batan güneşle erken kararan günler.
Yaprak dökmeyi sen de istiyorsun asıl. Hissediyorsun her nefes alıp verişinde. Kafandan atmak istediğin düşünceler. Bitirilmeyi bekleyen bekleyişler.
Bir kedinin tentenin üstündeki yürüyüşü gibi dengede,
bir sonraki hamlesini düşünmeksizzin kendinden emin.
Sıradan bir gündü bu gün de her gün gibi ama burada olmaktan mutlu ve güvende.
Şimdi de hatırladım ki ben kurşunkalemle yazmayı seviyorum.
Sabahları yürümeyi ve yazmayı
kelimelerin bana gelmesini
usulca sokulduklarında onlara sarılmayı
Kendi kabuğumda değil ama hayatın içinde olup
o hayattan aldığım anektotlarla kurgular yapmayı
ancak ondan sonra sakin bir köşede yazmayı yazmayı seviyorum.
Ve aslında bu da benim meditasyonum.
*
sonbahar & yazmak,
