Seyahat

Midilli’de Yaz Kafası

Daha birkaç hafta önce Kasım gibi bir Mayıs geçirdiğimizden şikayet ederken ve birkaç gün önce de İskandinav rüzgarlarına kapıldığımdan Yaz henüz kapıma gelmemiş gibiydi.

Bu yüzden de hadi bir gece konaklamalı Midilli‘ye gidiyoruz, diyince şıpıdık terlikler, güneş koruyucu, bikini üstüne giydiğim elbise falan derken yepyeni bir gardropla karşılaştım. Kışlıklar & Yazlıklar diye iki kimliğe bölünüp dolaplarınızı ve hurçlarınızı buna göre ayıran biriyseniz ne demek istediğimi anlarsınız. Her mevsim dönümünde tamamen unuttuğum kıyafetlerle karşılaşıp şaşıran biriyim ben de.

Cuma geceyarısından sonra yola çıkıp Cumartesi sabahı Cunda Taş Kahve‘de verdiğimiz kahvaltı molasından sonra sabah feribotuyla saat 10:00 gibi Midilli‘ye vardık.

Gerçekten Yaz gelmiş de benim haberim yokmuş…

Sahildeki Billy’s Rentals’dan arabamızı da kiralayıp Vatera yönüne doğru yola çıktık. Vatera için Polinichtos’a doğru gitmek gerekiyor ve yol 45 dk kadar sürüyor. Midilli’de mesafelerin uzun olduğunu unutmuşum.

Vatera’da alıştığımız mekan, artık müdavimi olduğumuz Zouros önündeki şezlonglara geçtik. Sahilde bizden başka kimse yoktu – tüm sahili kapattık diyebiliriz. Deniz pürüzsüz dümdüz uzanan ipeksi bir örtü gibi. Sessizliği bozan, sadece restoranda sohbete dalmış amcalar… Bir saat kadar sahilin bu ıssızlığının tadını çıkardık, sonra biraz biraz insanlar gelmeye başladı; ama çok kalabalık olmadı. Anlaşılan henüz buranın sezonu tam olarak açılmamış.

Öğle yemeğimiz: Greek Salad, Tchatziki, Fried Aubergine and spaghetti napolitan with a bottle of Lemnos wine.

Yemeğin sonunda baklava hamuruna sarılmış dondurma ile hazırlanan bir tatlı ikram ettiler.

Sonra da deniz kenarında misler gibi uyumuşum. O arada restorandan bize bir tabak kiraz getirmişler. Tazecik, dalından koparılmış, doğal kirazlar… doğal olduğu o kadar belli ki..

Otele dönerken Midilli merkezden biraz daha ileri devam ettik ve Panagiouda diye bir yere vardık. Şirin bir yer, deniz kenarında minik bir koy, güzel cafe ve restoranları var. Bir dahaki sefere buraya da gelmeliyiz.

Otelimiz, yine Theofilos Paradise Boutique Hotel. Midilli merkezde, Liman’dan yürüme mesafesi.

Akşam yemeğini de yine Kafeneion O Ermis‘de yedik.  Menümüzde Kabak çiçeği dolması, fava, greek salad, tzatziki vardı. Yanımızda uzun bir sofra, kalabalık ve bol sohbetli bir aile yemeği…

Günün yorgunluğuyla otele döndük ve güzel bir uyku çektik.

Pazar sabahı oteldeki kahvaltımızda sevdiğim kabaklı ve peynirli tuzlu keklerden yedim, hiç reçel yemeyen biri olarak fıstık reçelini keşfettim ve çok beğendim. Kapanışı da kumda kendi ellerimle pişirdiğim (malesef) köpüksüz bir sade Türk kahvesi ile yaptım.

Denize yine Vatera‘ya gittik, artık bizi tanıdıkları için personelle selamlaştık ve şezlonglara yerleştik. Bugün otobüsle gelen büyük bir grup da olduğu için plaj da restoran da kalabalıktı. Ama kalabalık dediysek de bizim görmeye alışık olduğumuz türden üst üste bir kalabalık değil elbette. Deniz dalgalı, gökyüzü bulutlu, hava sıcak olmasına rağmen rüzgardan dolayı oldukça serindi.

Saat 18:00’deki Ayvalık feribotu için 16:00’da kalkmamız gerektiğinden bugün biraz hızlı geçiverdi. Öğlen yemeğini saat iki gibi yedik. Bugünkü menünün yıldızı, İmam oldu. Yine Greek Salad, Tzatziki ve spaghetti napolitan ile yediğimiz imam bayıldı bizi mest etti. Hem imambayıldının sosuna hem de salatanın suyuna ekmek banarak yemeği sonlandırıp sade kahve ile Zouros’a veda ettik.

VN:F [1.9.22_1171]
Rating: 0.0/10 (0 votes cast)
VN:F [1.9.22_1171]
Rating: 0 (from 0 votes)
Share

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

* Copy This Password *

* Type Or Paste Password Here *