Seyahat

Bergamo

Genel ruh hali:

Milyonuncu kez İtalya’ya gideceğim için tabii ki mutluyum; ama vize meselesi yüzünden stresli, bu sefer 90. lokasyonu listeme alacağım için ise mutlu ve gururluyum.

Sabah erken kalkmak sıkıntı olmadı. Öyle ki, sabaha karşı 3’ten itibaren sürekli uyandım diyebilirim.

Konaklama: 

Mercure Bergamo Centro Palazzo Dolci – Otelin öveceğim çok fazla özelliği yok; ama BGY havalimanından 1 numaralı otobüsle çok yakına kadar gelmek, iki gün sonra gidilecek yeni hedefe ulaşmamı sağlayacak tren istasyonuna da yakın olması işe yaradı. 

Yeme içme:

  • L’appetito vien mangiando – Arancini denedim vitrin mest edince.Seçtipim mozzarella ve ıspanaklı çok iyiydi, molto bene. Çok beğendim. Yanında bir de Amoretti ile Italya defterini tam olarak açtım işte şimdi. 
  • La Coquette kahve içip biraz soluklanmak için durduğum yer. Dışarda oturdum ve Italo Calvino’nun kitabına başladım. 
  • Forno Liento – Fırına uğramadan olmaz. Neyse ki bol bol var da birine dalıverdim. Pizza dilimlerinden peynirli kabaklı bir tanesini paket aldım. Tutarı 4.70 Euro. 

Burada daha önce görmediğim bir para makinesiyle de karşılaştım. Verdiğim 20 Euro’yu makineye sokmam istendi ve sahte olup olmadığı kontrol edilmiş oldu. Ardından kasada yazan tutarın karşılığı nakit otomatik olarak makinenin farklı gözlerinden kağıt para ve madeni para olarak verildi. Vay vay vay 🙂 

  • All’antico Vinaio – Bergamo’da sandviç yiyerek tıka basa doydum. Fiyatlar 9-12 Euro aralığında. 
  • Caffè del Colleoni – Madem Cumartesi akşamı, cips ve bayıldığım zeytinler eşliğinde rosso montalcino içmeyelim mi 🙂 Toplam 9 Euro.
  • Caffè del Tasso 1476 – Fünikülere binmeyip uzun tırmanışı yapıp kendimi katedral ve kiliselerin arasında bulduktan sonra Piazza Vecchia’da küçük bir kahve molası vermek istedim. Cappuccinonun yanına garsonun teşvikiyke vanilya dolgulu croissant da geldi tabii. Bu açgözlülüğümü, kırıntıları serçeye atıp sevap işleyerek kapatmaya çalıştım.
  • La Marianna – Polenta e osei yemek için Citta Alta’da Cavour 1880 ve Nessi’nin de ismi listedeydi; ama onca yürümenin üzerine Marianna’nın bahçesi beni burada oturmaya ikna etti. Benim gibi zaten pek tatlı sevmeyen biri için fazla şekerliydi; ama denemek de lazımmış.
  • Caffetteria Balzer 1850 – Bir anda bastıran yağmur sağanağa dönünce sığınmak için önce mini kitap fuarına sığındım; ardından da burada kendime sıcak bir kahve söyledim.

Günün Sürprizi:

  • Parco Caprotti – Apartman ve kapalı otoparkın yanında küçük bir aradan geçince bir anda ormanın derinliklerine girmiş hissi ile şaşırabilirsin. Hem de yolu kısaltmak için de bir geçit görevi görüyor, kilitli olmayan çıkış kapısını bulabilirsen 🙂
  • Carosello – Lyon’da dönmedolap görünce şaşırmıştım. Burada da karşıma atlıkarınca çıktı ve beni çok mutlu etti.

Meydanlar ve Sokaklar:

Piazzetta Santo Spirito çok sevdim. Hatta ona inen sokak üzerinde bir mekanda arancini denedim, diğerinde de kahve içtim. Ardından tırmanışıma başlayıp kendimi eski şehirde buldum üstelik.

Araç trafiğine kapalı Via XX Settembre için hareketli alışveriş caddesi diyebiliriz sanki. Kesen sokaklar da öyle. Mesela Via Sant’Orsola’ya Flying Tiger için girdim; ama sırf Tiger değil, bir çok hoş dükkan vardı.

Largo Nicolò Rezzara çevredeki mağaza, kitapçı ve kafelerle Via XX Settembre’yi kesen bir diğer sokak.

Piazza Duomo ve Piazza Vecchia – Citta Alta’da gezerken burayı merkez edindim. Bergamo Katedrali, Santa Maria Maggiore Bazilikası, Colleoni Şapeli, Campanone… Bu liste uzar gider. İtalya’da “monument” tanımına giren binaların sayısı inanılmaz.

Sonra Via Bartolomeo Colleoni ve Via Gombito üzerindeki mağaza ve kafelere bakarak uzun uzun yürüdüm.

Rota dışında vakit öldürürken daldığım sessiz sokakta 3 Türk gencinin muhabbeti duvarlarda yankılandı. Kimsenin anlamadığını düşünmek ne büyük hata 🙂

Banklarda, havuz kenarlarında ve merdivenlerde oturmak… İlla bir yere girmek zorunda hissetmemek; tabii yağmur sağanağa dönerse başka.

Alışveriş:

  • Legami konsept mağazasını bulunca girmemek olmazdı; ama bu kadar çok ürün olacağını tahmin etmemiştim. Largo Nicolò Rezzara’daki mağaza iki katlı ve çok güzel şeyler var. Citta Alta’daki daha ufak. Aklım bazı ürünlerde kalmadı değil ama eve götürmem mümkün değildi beğendiklerimi. Ya burda yaşamalı ya da dev bir valizle gelmeliydim buraya. 
  • Non Solo Erica ve Rebussi gibi çiçekçileri sevdim. Bergamo Bassa’da Kiko ve Flying Tiger ile Città Alta’da hediyelik eşya satanlar dışında pek bir yere girmedim açıkçası. 

Kendime hatırlatma:

  • İlk gün 16.637 adım, ikinci gün ise 20.698.
  • Mümkünse Pazar günü geziyi noktalamak en iyisi; çünkü çoğu şehirde her yer kapalı oluyor. Mesela Bergamo’da yerel halk ve turistler boş boş gezip vakit geçirecek yerler aradık bu Pazar öğleden sonra. Açıkçası Citta Alta’da kalsam tabii ki bir çok yer açıktı; ama güne erken başlayıp ordan da üşüyüp dönünce modern şehir fazla seçenek bırakmadı.
VN:F [1.9.22_1171]
Rating: 0.0/10 (0 votes cast)
VN:F [1.9.22_1171]
Rating: 0 (from 0 votes)
Share

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

* Copy This Password *

* Type Or Paste Password Here *