Karanlık ve derbeder bir sabah. Siren sesleri ile uyanmak gibi tedirgin edici. Neler düşündüm kim bilir. Oradan oraya koştururken buldum kendimi ve cevapları bulamadığım deli sorular yerlerinden kıpırdamadı.
Uykum kaçtıysa nereye gitti? Karnım acıktıysa kalksam mı? Temiz çarşaf kokusuna sarınarak yatmak varken kalkıp yol gideceğiz, öyle mi? Hadi, bir gayret. Bir gün daha sık dişini.
Işıkları açtım, en azından önümü görebileyim. Dünyayı aydınlatmak şöyle dursun, karanlığa teslim ediyor gibiyiz her günü. Ne yazık ki bizim dışımızda dönüyor birçok şey, aldım verdim ben seni yendim diyerek dolaşıyor koca koca insanlar.
Çocukluk bile kirleniyor artık. Alışveriş bağımlısı yapıyoruz daha küçücükken onları. Ama bebekler, dünyanın tozuna bulanmamış minik melekler, onların dünyası bambaşka.
Bu dünyada bunaldığımda ben de o dünyaya gidebilsem keşke. Belki de şimdi ve burada derken gitmek istediğim dünya orasıdır. Bu sayede bunu da anlamış olurum. Hatırlayamasam da içimde yaşatabilirim.
Bu umutla yola çıktığını düşünsene. Ne güzel bir başlangıç olurdu.
Şimdi aç gözlerini, yavaşça kalk yataktan ve yüzünü yıka. Yeni gün, karanlık da olsa, seni bekliyor.
Dinlemeyi sevdiğin bir şarkı düşün ve mırıldan. İyi gelecek. Her şey iyi olacak. İnan bana.