Hey hayt. Asırlar, insanlar, zaman…
Zaman, insanları da değiştiriyor kesinlikle.
Saflığı alıyor, içini çürütüyor.
Herşey ve herkes benim olsun, herşeye ben hükmediyim, diyor zaman.
İnsan da onu taklit ediyor.
Paylaşmak gibi güzel bir sözcük bile;
bu değişimle bambaşka bir hal alıyor.
Paylaşmak nedir deseniz bana;
Hayatı paylaşmak derim.
Derdi kederi ve sevinci paylaşmak.
El ele tutmak.
İşin ucundan birlikte tutmak.
Sofrayı birlikte kurmak derim.
İçinden geldiği için bir demet papatya ile sevdiğini şaşırtmak.
Mektup yazmak derim ya da kart atmak.
Gülümsetmek.
Gözlerinden akan bir damla yaşı silmek.
Sarılmak derim paylaşmak.
Sımsıkı sarılmak.
Kokusunu içine çekerken, ona en içten sevgi sözlerini fısıldamak.
Bir yerden kopyaladığın bir özlü söz müdür paylaşmak?
Facebook’a yüklediğin eski tatil fotoğrafı…
Çekmediğin bir fotoğrafı allayıp pullayıp “post etmek” midir “takipçilerine”?
Paylaşmak için takip edilmen mi gerekir…
Paylaşmış olmak, LIKE edilmek midir…
Senin için özel olan bir şeyi
Ya da birini özel hissettiren bir şeyi
O’na değil de herkese açmak mıdır paylaşmak?
Paylaşmak ne zamandan beri vitrine çıkmaktır?
Ne zamandan beri egonun podyumdan inmemesidir?
Sevmek, değer vermektir benim dilimde.
İstediğin sözlüğü aç bak; kalbimin sesidir.
Gerçektir.
Benim için, sevdiğim kişi değerlidir.
Yaşanan yaşanmayan ne olursa olsun,
Bir kere sevilen,
Bir kere değer verilen,
Bu kadarcık özeni hak etmiştir.
Bu yüzden belki,
Bende ayrı yeri olan,
Üzerine titrer gibi özel bildiğim,
Herşeye rağmen sevgisine inandığım
Bu yüzden içimde koruduğum güzellikler
Ellerle de öylesine birşey gibi paylaşılırsa
Hoyratça resmedilir
Sahipsizmişçesine yazılıp çizilir
Zamanında bir başka kişiye atfedilen sözler
Başkasının “şiirleri” oluverirse
Instagramla bir anda herkes fotoğrafçı
Herkes de şair kesilirse
Ve dünyanın pencereleri sonsuza dek herkese açık bir showroom’a dönüşürse
İşte orada ince bir çizgi var dostlar,
Ben de ceketimi alır, giderim.